‘Savaşan Özgürleşir, Özgürleşen Güzelleşir, Güzelleşen Sevilir: Bêritan’

Viyan Amed

Gülnaz Karataş, Bêritan… Dersim’de uçurumlardan atlayan, ülkesi iöin köprülerden atlayan kadınların çığlığı…

Şehit Bêritan Kürt Kadın Tarihi için yeni bir çizgi, teslimiyete en güzel cevap. Bêritan, uçurumların çiceği oldu.

Gülnaz Karataş yani Bêrîtan, 1971’de aslen Dersimli memur bir ailenin çocuğu olarak Solhan’da (Bingöl) doğar. Sonraki yıllarda ailesi Elazığ’a yerleşir. Elazığ’da ilkokulu okuduktan sonra, Elazığ Anadolu Lisesi’ni kazanır, ortaokul ve liseyi de bu kentte bitirir. 1989 yılında İstanbul Üniversitesi İktisadi Bilimler Fakültesi’ni kazanır ve üniversiteye başlar. Karakterindeki dik başlılık, yine baskıya gelmeyen, sistemin katı kurallarına refleks gösteren kişiliği, çoğu zaman onun başını ağrıtır! Adeta, bir savaş gibi ısrarla dayatılan bazı kurallara gelmez ve bunun zevkini, zafer kazanmış bir edayla kutlar; tadını çıkarır.

Bêritan sistemin içinde kendine yer bulmayanlarda, insanca yaşamak isteyenler için sistemde yaşam olmadığını fark edenlerden. Beritan insan olmayı seçenlerde. Şehit Beritan (Gülnaz Karataş)  Ve Bêrîtan, “İnsan için savaşmayı, insan için ölmeyi, kula kulluğun reddi savaşımını, insanlığımı çok seviyorum. Bana da bir yer ayırın güneşin sofrasında. Bu sofrada ben de varım. Bu kavgada ben de varım” der. Böylece, 1990’da PKK saflarına katılır. Halk içinde gençlik, örgütlenme çalışmalarında bulunurken tutuklanır. Serbest bırakıldıktan sonra yüzünü 9 Mayıs 1991’de özgürlük dağlarına çevirir. Ve ilk özgürlük havasını Cudi’de solur. Adını Binevş koyar. Bunun sebebiyse Ş. Binevş Agal’ın ismini kaldırmak istemesindendir. Sonrasında bir takımda iki Binevş isminin karışıklığa neden olduğundan, “Hadi fedakârlık bende olsun” diyerek, Beritan Aşireti’ne aşinalığından, bu ismi alır.

Bêritan aşiretinin dağlarda dolaşması onun çok ilgisini çeker ve bu ismi en şerefli haliyle taşır dağlarda özgürlük adına savaşa koşan bir kır çiçeği oluveriri Bêritan…

ZORLAMALARI İLE SAVAŞA KATILIR

Şehit Bêrian’ın savaşı sadece düşmanla değildir, gericiliğe, tasfiyeçiliğe ve ihanet çizgisine de cevap olanlardandır Bêritan. 1992 savaşı Kürdistan tarihinde bir kez daha ihanetin ve direnişin aynı çizgide durduğu bir süreçti. Tasfiyeci pratikleri Bêritan’ı çok zorlar ama her zaman mücadeleyi seçer çünkü Bêritan ateşi, ateşin kokusunu sevenlerdendir. Evet Bêritan ateşi çok sevenlerdendir bundan dolayı direnişi seçer ve direnişle, mücadele azmiyle yazılır tarihe. Özsavunmanın ve güzelleşmenin en güzel örneğidir Bêritan. Bêritan kendi olmayı seçr umuda yatırır mücadelesini ve direniş seçen ruhu uçurumlarda gezer.

Bêrîtan, Rubarok eyleminden sonra kendi ısrarıyla Ekim ayında başlayan Güney Savaşı’na katılır.

Raxtını, silahını kuşanmış, hem bir kadın hem bir savaşçı hem de bir komutan olarak bir takımla Lelikan Tepesi’ne gider.

25 Ekim günü ihanet sonucu, peşgerme ve işgalci Türk devleti askerleriyle çetin bir çatışmaya giren Bêritan ve yoldaşları büyük bir mücadele verir. Bêritan komutandır herkesi gönderir ama kendisi gitmez, son mermisine kadar direnir ve çatşarak uçuruma kadar gider. Etrafını peşmergeler sarmıştır. ‘Sen Kürt kızısın, sana  zarar vermeceğiz teslim ol’ derler oysa Bêritan silahını çoktan parçalamış planını yapmıştır. İhanetin gözlerinin içine baka baka, kendini uçurumdan özgürlüğe bırakır.

Bêritan mücadele çizgisi olur, direniş olur. Kadın gerillalar ve Kürt Özgürlük Mücadelesindeki her devrimciye direniş işaret eder. Bêritan öyle bir cevap olur ki ihanete, bu ihanetin içinde yer olan onlarca peşmerge PKK’ye katılır…

Bêritan uçurumda çıkan çiceklerin içinde varlığını sürdürür şimdi, her nehir akışında cenazeleri nehire atılan kadınların, Dersim’de işgale karşı dağlardan kendini atan kadınların, bedenini ateşe veren ve direnişi seçen kadınların çığlığı ile bir olur.

Her 25 Ekim gününde uçurumlarda açan her çicek yüzünü güneşe döner, güneşle bir olur ve ışığını yeryüzündeki her kadının içine bırakır. Bêritan yaşam olur, sevda olur, can olur, umut olur…