Devrimci Halk Savaşı- Kültür Asimilasyonuna Karşı Mücadele

Dil ve kültür asimilasyonuna karşı şiddetli bir mücadele yürütülmelidir

Diğer bir mücadele alanı da, dil ve kültür alanıdır. DTK çift dilliliği kabul etti. Bu reddedilmeyebilir. Fakat Kürt dilinin korunması, geliştirilmesi, öğretilmesi, kullanılması için kurumlaşma, kaynak aktarma ve planlı bir çalışma yürütmek gerekecek. Yine Kürt kültürünün geliştirilmesi açısından da bu geçerli olmaktadır. Demokratik bir kültür faaliyetine karşı çıkmamak gerekiyor. Kültürel kardeşlikleri öngören bir faaliyeti kabul etmeliyiz, ama kültür asimilasyonunu kesinlikle reddetmeliyiz. Dil ve kültür asimilasyonuna karşı çıkmamız gerekiyor. Ona karşı şiddetli bir mücadele yürütmek gerekli. Diğer yandan hem Kürt dili, hem de Kürt kültürünü açığa çıkartma, geliştirme, yaşanır kılma için Kürt sanatını edebiyatını örgütlemek üzere yoğun planlı bir faaliyet içinde olacağız. Bunu bir düzeyde geliştirmişiz, ama çok daha fazla geliştirmek gerekiyor. Tarihsel gerçeklikleri açığa çıkartan çalışmalar yapmak lazım. Dil, kültür, tarih alanını kurumlaştırmak da gerekmektedir. Bunlara dönük soykırımcı, asimilasyoncu saldırıları, yönelimleri bu çerçevedeki kurumlaşmaları etkisizleştirmeyi öngörmek gerekecek.

Bir de askeri boyut, askeri hedefler var. Devleti ayakta tutan silahlı kuvvetler ve silahlı kurumlardır. Türkiye’de şimdi silahlı kuvvet, 10-15 tane örgütlenme olarak ortaya çıkıyor. Türk devletinin Kürdistan’daki örgütlenmesi böyledir. Türkiye’deki boyutun ne kadar olduğunu bilmiyoruz. Normal ordu yanında bir sürü özel ordular var. Koruculuk ordusu, polis ordusu, resmi polisler, sivil polisler var.  Ajan ağı var.  Gizli JİTEM örgütlülüğü var. İstihbarat örgütlenmeleri var. Bunların hepsini askeri kapsamda saymak gerekiyor. Dolayısıyla da bunlar, özel savaşı askeri boyutta yürüten güçlerdir. Devrimci Halk Savaşı, bunları etkisizleştirecek, imha edecek bir mücadeleyi ifade ediyor. Bu anlamda elbette ki, diğer bütün alanlarda faaliyet yürütebilmek, mücadele edebilmek için bu askeri boyutlu mücadelenin geliştirilmesi lazım. Çünkü bütün o faaliyetleri, kurumları bu güçler savunuyorlar. Bunlar etkisizleştirildiği ölçüde, diğer alanların savunması kalmayacak.

Özellikle bu gizli açık istihbarat güçleri ve ajan ağı, bütün polis örgütlenmeleri soykırım rejimini ayakta tutmanın temel kurumları oluyorlar. Bunlar halk üzerindeki baskı kurumlarıdır. Koruculuk sistemi yine öyle. Hepsi özel savaş kapsamında geliştirildi ve bu özel savaş örgütlenmeleri, kontrgerilla ve ordudur. Fakat bazılarına yaklaşımda yöntem zenginliği içinde olmak savaşın ve askerliğin bir gereği olmaktadır. Savaşı kazanabilmek için, düşmanını daraltmak, küçültmek, savaş faaliyetinin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Şimdi biz de bunları öngöreceğiz. Böyle düz, kaba bir yaklaşım içinde olmayacağız. Örneğin koruculuk sistemi, özel savaşın örgütlediği bir kurumdur. Ama onunla mücadele ederken, yöntemlerimizi doğru seçeceğiz. Bize karşı bir oyun olarak geliştirildi. Kürdü Kürde kırdırtmak için, bir iç çatışma politikası olarak var edildi. Biz de bu politikayı boşa çıkartacak politik yaklaşımlar geliştireceğiz. Yani askeri hedeflerle savaş elbette ki askeri boyutta olacak, ama taktik de yapmayı, politik davranmayı da bileceğiz. Çünkü mevcut askeri örgütlülük bir özel savaş örgütlülüğüdür. İçinde çok fazla politik oyunlar var. Örneğin koruculuk bunlardan birisidir. Koruculuğa karşı mücadelede dikkatli olacağız.