Qiu Jin Çinli bir devrimci, feminist ve yazardı. Qiu, Qing hanedanına karşı başarısız bir ayaklanmanın ardından idam edilmiştir ve Çin’de ulusal bir kahraman, cumhuriyetçilik ve feminizm şehidi olarak kabul edilmektedir.
Çin’in Fujian kentinde doğan Qiu Jin, çocukluğunu atalarının memleketi olan Shaoxing, Zhejiang’da geçirdi. Qiu varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Büyükbabası Xiamen şehir yönetiminde çalışıyordu ve şehrin savunmasından sorumluydu. Zhejiang eyaleti kadın eğitimi konusunda ünlüydü ve Qiu Jin gençken eğitimle ilgilenmesi için ailesinden destek gördü. Babası Qiu Shounan bir devlet memuruydu ve annesi seçkin bir edebiyatçı aileden geliyordu. Qiu Jin’in varlıklı ve eğitimli geçmişi ve siyasi ideolojilere erken yaşta maruz kalması, Çin’deki kadın kurtuluş hareketi ve cumhuriyet devrimi için bir kadın öncüye dönüşmesinde kilit faktörlerdi.
1900’lerin başında Japonya, Çin’den daha önce batı etkilerini deneyimlemeye başlamıştı. Qing hükümeti geri kalmamak için birçok eliti Japonlardan eğitim almaya gönderdi. Qiu Jin de yurtdışında eğitim alma şansını yakalayan bu elitlerden biriydi. Japonya’da bir kadın okulunda eğitim gördükten sonra Qiu, çeşitli devrimci faaliyetlere katılmak üzere Çin’e döndü; ve bu faaliyetlere katılımı sayesinde Qiu’nun başkalarının kendisini nasıl algılamasını istediği netleşti. Qiu kendisini ‘Jian Gölü’nün Kadın Şövalye Kahramanı’ – Han hanedanlığında kurulan şövalye kahraman rolü, kılıç ustalığı, cesaret, sadakat ve fedakarlıkla bilinen prototipik bir erkek figürüydü – ve ‘Kahramanlık için Yarışan’ olarak adlandırdı.
Qiu Jin, evlenme özgürlüğü, eğitim özgürlüğü ve ayak bağlama uygulamasının kaldırılması gibi kadın hakları için konuşan etkili bir hatip[17] olarak tanınıyordu. 1906 yılında Şangay’da başka bir kadın şair olan Xu Zihua ile birlikte radikal bir kadın dergisi olan China Women’s News’u (Zhongguo nü bao) kurdu. Yetkililer tarafından kapatılmadan önce sadece iki sayı yayınladılar. 1907’de Shaoxing’de görünüşte spor öğretmenleri için bir okul olan, ancak aslında devrimcilerin askeri eğitimi için tasarlanan Datong okulunun başına geçti. Datong okulunda öğretmenlik yaparken, yerel yeraltı örgütü Restorasyon Cemiyeti ile gizli bağlantılarını sürdürdü. Bu örgüt Mançu hükümetini devirmeyi ve Çin yönetimini yeniden tesis etmeyi amaçlıyordu.
1907 yılında Qiu’nun arkadaşı ve Datong okulunun kurucularından Xu Xilin, Mançu amirine suikast girişiminde bulunduğu gerekçesiyle idam edildi. Aynı yıl yetkililer Qiu’yu müdürü olduğu kız okulunda tutukladı. O da işkence gördü ama komploya karıştığını kabul etmeyi reddetti. Bunun yerine yetkililer kendi yazdıklarını ona karşı suçlama olarak kullandılar ve birkaç gün sonra, 31 yaşındayken memleketi Shanyin’de alenen başı kesilerek öldürüldü. Son yazdığı sözler olan ölüm şiiri, adının gerçek anlamı olan Sonbahar Mücevheri’ni kullanarak gerçekleştiğini asla göremeyeceği başarısız devrime ağıt yakmaktadır:
Qiu yaşamı boyunca iki yakın arkadaşından da destek gördü: Xu Zihua ve Wu Zhiying – her ikisi de onunla kardeşlik yemini etmişti. Qiu’nun idamını takip eden aylarda Wu, Qiu’nun yasını tutan üç makale yazdı – bu makalelerde Qing yetkililerini idamdan dolayı eleştirdi ve Qiu Jin’in iftiraya uğradığını ve eylemlerinin “haksız yere lekelendiğini” savundu. Kısa süre sonra, iki yeminli kız kardeş Qiu’yu Batı Gölü yakınlarına düzgün bir şekilde gömmek için yola çıktılar ve Qiu’nun önceki dönem kahramanlarının yanına gömülme isteğini yerine getirdiler. Qing yetkilileri kısa süre sonra mezarının yerle bir edilmesini emretti, ancak Qiu Jin’in erkek kardeşi cesedini zamanında geri almayı başardı. Nihayetinde, Wu Zhiying anıt stele sahip çıktı, onu kendi evine yerleştirdi ve ölen arkadaşını anmanın bir yolu olarak stel ovmalarını sattı.
Bugüne kadar insanlar Qiu’nun ölümüyle ilgili farklı görüşlere sahip olmaya devam etti. Pek çok kişi ölümünün gereksiz olduğunu çünkü imparatorluk askerleri tarafından yakalanmadan önce kaçmak için yeterli zamanı olduğunu söyledi. Hatta Qiu’nun arkadaşları, Xu Xilin’in ölümünden hemen sonra onu gelen askerlere karşı uyarmışlardır.[3] Çin’in 20. yüzyıldaki en büyük yazarlarından biri olan Lu Xun, Qiu’nun en büyük eleştirmenlerinden biriydi; “[…] Qiu’nun Shaoxing’deki pervasız davranışının Japonya’da geçirdiği süre boyunca aldığı muazzam övgüyle bağlantılı olduğuna inanıyordu.” Bir arkadaşına Qiu’nun “ölümüne alkışlandığını” söylemişti – ancak Qiu’nun yetkililerin yolda olduğunu bilmesine rağmen neden okulda kalmaya karar verdiğine dair net bir açıklama yok.