Fuhuş, uyuşturucu, taciz-tecavüz, asimilasyon ve dejenerasyon

Fuhuş, uyuşturucu, taciz-tecavüz, asimilasyon ve dejenerasyon özel savaş politikaları olarak en çok genç kadınları hedeflemektedir. Kurdistan’da bu politikalar kültürel soykırım politikaları kapsamında iktidar eliyle bilinçli olarak geliştirilmektedir. Özellikle de mücadelemizin gelişkin olduğu alanlarda bu politikalar düşmanın üniformalı ya da sivil görünümlü devlet çeteleri eliyle geliştirilmektedir. Uyuşturucu temini öylesine kolaylaştırılmaktadır ki en temel ihtiyaç gibi her yerde bulunabilmektedir. Hatta birçok yerde devlet görevlileri eliyle dağıtılmakta, bağımlılık geliştirilmektedir. Genç kadınlar madde bağımlılığıyla düşünemez, mücadele edemez hale getirildikten sonra fuhuş bataklığına bu yolla çekilmektedir.

Bedeni işgal edilen ve sömürülen kadının, kendisi ve toplumu hakkında gelecek hayali kurması toprağını işgalden kurtarması söz konusu bile olmaktadır. Bu saldırılardan en çok etkilenenler Bakurê Kurdistanlı ve Türkiyeli genç kadınlar olmaktadır. Çünkü AKP-MHP özel savaş rejimi bu yolla sonuç almak istemektedir. Fuhuş yoluyla genç kadınların iradeleri kırılmakta, hayalleri, geleceği, kimliği, aidiyeti kısacağı her şeyi ele geçirilmiş olmaktadır. Bu tuzaklara düşürülmüş genç kadınların kendisi toplumu ve geleceği hakkında herhangi bir görüş öne sürmesi, mücadele yürütmesi mümkün olmamakta, bireysel yaşamı dahi tesadüflere ya da birilerinin insafına kalmaktadır. Bu biçimde genç kadınlar toplumu içten çökertmenin en kullanışlı aracı galine getirilmektedir. Bu yolla genç kadınlar düşürülmekte, ajanlaştırılmakta böylece hem kendi olmaktan çıkarılmakta hem de toplumuna düşmanlık yapar hale getirilmektedir.

Faşist AKP-MHP rejimi Bakurê Kurdistan ve Türkiye’de yıllardır bu saldırıları bilinçli ve sistemli bir biçimde geliştirmektedir. Her dönem farklı bir alanda Kürt kızlarına dönük toplu tecavüz vakaları gündeme gelmektedir.  Son dönemde Mardin ve Van’da küçük kız çocuklarına tecavüz edildiği ortaya çıktı. Bu tecavüzler devlet görevlileri eliyle yapılmaktadır. Toplumun böylesi bir katliama sessiz kalır hale getirilmesi, toplumun bitişi anlamına gelmektedir. Kampanyamız çerçevesinde bu tecavüzlerin intikamını almanın yol ve yöntemlerini mutlaka geliştirmek ve eylemlerimizde toplumun öncü sesi olmak, kampanya çalışmaları ekseninde biz genç kadınlara düşen esas görevdir. Eylemin büyüğü, küçüğü yoktur. Böyle bir ayrıma gitmeden kitlesel eylemlerin geliştiği yerde kitlesel, diğer alanlarda gerekiyorsa 2-3 kişiden oluşan sonuç alıcı eylemler, protestolar geliştirip toplumun ayaklanma ateşini alevlendirebiliriz. Yeterki Bakurê Kurdistanlı ve Türkiyeli genç kadınlar olarak kendi öz gücümüze inanalım.